Aile Hukuku ve Boşanma

AİLE VE BOŞANMA AVUKATI

BOŞANMA DAVALARI

Türk hukukumuzda iki tür boşanma vardır.

1-Anlaşmalı Boşanma

2-Çekişmeli Boşanmadır.

ANLAŞMALI BOŞANMA

Anlaşmalı boşanabilmek için evlilik birliğinizin en az 1 (bir) yılını doldurmuş olmanız gerekmektedir. En kolay ve stressiz bir boşanma türüdür. Taraflar uzun süre boşanmayı beklemeden, psikolojik olarak yıpranmadan kısa sürede boşanırlar.

Taraflar anlaşmalı boşanmaya karar verdiklerinde bir takım mali konularda ve çocukların durumu hususunda hem fikir olmaları gerekmektedir. Bunlar Velayet, Nafaka, Tazminat, Taşınmaz Mallar, Eğitim masrafları gibi konular protokolde yer alabilir. Taraflarca kabul edilen protokol hükümlerini  hakimin de uygun bulması şarttır.

Örneğin; Tarafların çocukları var ise velayet, nafaka ve kişisel görüş günleri hususu mutlaka protokolde yazılmalıdır.

Taşınmaz var ise evin nasıl paylaşılacağı hususu protokolde açıkça yazılmalıdır.

Nafaka talebi var ise nafaka miktarı protokolde net olarak belirtilmeli ve nafaka artış oranının da  mutlaka belirtilmesi gerekir.

Çocuğun eğitim masrafı protokolde yazılacaksa eğitim bedelinin miktarı mutlaka net olarak yazılmalıdır. Eğer taraflar “anlaşmalı boşanma protokolü”nde “müşterek çocuğun eğitim masrafının daima baba tarafından karşılanacağı” şeklinde bir hüküm yazılmışsa, maalesef ileride problem yaşayabilirsiniz. İleride baba müşterek çocuğun eğitim masrafını karşılamadığı takdirde ne yazık ki protokolde “eğitim masraf bedelinin miktarı yazılmadığından”  dava konusu edilemeyecek ve hak kaybına uğranılacaktır.

Protokolde çocuklarla ilgili kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun yararının yanında, analık ve babalık duygusunun tatmin edilmesine ve geliştirilmesine özen gösterilmeli, görüşme süresi yeterli olacak şekilde düzenlenmelidir.

Protokolde taşınmaz mallar yönünden; taşınmaz mülkiyetinin devrine  ya da taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin protokole hüküm yazabilirsiniz. Bazı müvekkillerimiz eşi ile anlaşarak, eşinin maddi ve manevi tazminat talebi nedeniyle nakit ödeme gücü bulunmadığı takdirde sahip olduğu taşınmazınızı eşinize devredeceğini veya taşınmaz üzerinde eşine sınırlı ayni hak kurmaktadır. Taşınmaz mallara ilişkin protokol hükümlerin dikkatlice, şüpheye düşülmeyecek şekilde açık ve net olarak yazılmalıdır.

Boşanma kararının kesinleşmesiyle tapu müdürlüğünde tescil yapılacak ise şunu unutmamakta fayda var, mahkeme kararında boşanma kararının hüküm fıkrasında, protokoldeki tüm hükümler hüküm fıkrasında açıkça yazılmalıdır ve taşınmazın devrine ilişkin de  açıkça “tescil” ifadesi geçmedikçe ayni hak tescilsiz olarak kazanılamaz.

Anlaşmalı boşanmaya karar verdiğinizde ileride hak kaybına uğramamanız için mutlaka boşanma avukatından avukatlık hizmeti almanızda fayda vardır.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA

Eşlerden biri boşanmak istiyor, diğer taraf ise boşanmak istemediği takdirde boşanma, velayet, nafaka ve tazminat konularında herhangi bir veya birkaç konuda anlaşamama halinde söz konusu olur.

Boşanma davası açarken Türk Medeni Kanunun belirlemiş olduğu genel veya özel sebeplerden birine dayanarak dava açabilirsiniz.Kanunda belirtilmeyen sebeplere dayanarak boşanma davası açamazsınız, aksi takdirde davanız reddedilir.

GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ

Genel boşanma nedenleri pek çok olayın biraya gelip belli bir durumun ortaya çıkması sonucunda oluşur. TMK madde 166 hükmünde düzenlenen genel boşanma nedenleri üç yönden ele alınmıştır.

1-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması

2-Eşlerin anlaşması

3-Ortak hayatın kurulamaması

Türkiye’de en çok görülen genel boşanma sebebi eski ismiyle “şiddetli geçimsizlik”, yeni ismiyle  “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebidir.

TMK madde 166: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Yargıtay içtihatlarında kabul gören evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına örnekler vermek gerekirsek;

  • Eşine devamlı surette hakarette bulunması
  • Fiziksel şiddet uygulaması,
  • Evlilik birliği görevlerini yerine getirmemesi,
  • Eşi ve çocuğu ile ilgilenmemesi,
  • Aldatması,
  • Kumar oynama,
  • Eşinin hastalığı ile ilgilenmemesi
  • Bağımsız konut temin etmemek
  • Yatak odasını ayırmak
  • İnternet iletişimi yolu ile sosyal medyadan kadınlarla veya erkeklerle güven sarsıcı davranışlarda bulunmak gibi sebepler..

Evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına dair deliller hususunda iyi analiz yapılmalı, somut olay iyi değerlendirilmeli, kusur tespitinde hata yapılmamalıdır.

ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

1-ZİNA

Eşlerin evlilik birliğine karşı yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüklerinden biri de sadakat yükümlülüğüdür.(TMK m185/3)

Zina; evlilik birliği sırasında eşlerden birinin karşı cinsten başka birisiyle cinsel ilişkide bulunmasıdır.

TMK madde 161:Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Zina mutlak bir boşanma sebebi olduğundan, zinanın varlığı halinde hakim boşanma kararı vermek zorundadır.

Hak düşürücü süre: Zina sebebine dayanılarak açılacak boşanma davasında süreye çok dikkat etmenizde fayda var aksi takdirde davanız reddedilir. Çünkü kanunumuz, zinaya dayalı boşanma davasını açmak için belli bir süre şartı koymuştur.

TMK madde 161/2:Davaya hakkı olan eşin zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Yargıtay kararlarına göre; Kadın veya erkeğin, yalnızken geceleyin bir başka erkeği veya kadını ortak konuta alması, zinanın varlığını teşkil eder.

Davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, otel kayıtları, video görüntüleri, fotoğraf, telefon kayıtları, yazışmalar yaptığı ispatlanması durumda zinaya dayalı davanın kabulüne karar verilir.

2-HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ

TMK madde 162:Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Pek Fena Muamele: Cana kast eyleminden daha haif diğer eşin beden bütünlüğüne karşı kasten yapılan eylemlerdir. Örneğin aile içi şiddet uygulamak, eşi dövüp evden koymak, işkence yapmak, odaya hapsedip aç bırakmak, zorla cinsel ilişkiye zorlamak gibi muamelelerdir.

Onur Kırıcı Davranış: Eşin namus ve şerefini ihlal edici özel bir ağırlığı olan hakaretler. Eşini küçümsemek, eşine hayvan demek, Erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uygulaması, eşine bıçak doğrultarak “seni keserim” diye tehdit etmesi ve üzerine yürüyerek yumrukları ile darp etmesi halinde “hayata kast” ve “pek kötü davranış” sebebi ile boşanma davası açabilirsiniz.

Fiziki şiddet ve hakaret, buna maruz kalan eş bakımından onur kırıcı niteliktedir.

Hak düşürücü süre: Davaya hakkı olan eşin zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

3-SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME

TMK madde 163:Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Suç işleme nisbi bir boşanma sebebidir. Boşanmak isteyen eş, işlenen suçtan dolayı evliliğin devamına katlanmak zorunda olmadığını ileri sürerek boşanma davası açabilir.

Haysiyetsiz hayat sürme hali nisbi boşanma sebebi olduğundan sadece bu sebep yeterli değil, boşanmak isteyen eş için artık evliliğin çekilmez hale geldiğini de ileri sürülmesi gerekir.

4-TERK

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir.

  • Eşlerden biri ortak konutu terk etmeli
  • Terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla gerçekleşmelidir.
  • Ayrı yaşama en az 6 ay devam etmelidir
  • İhtar yapılmalıdır.

Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur.

Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır.

Süre :Terke dayalı boşanma davası açarken belli sürelere dikkat edilmesi gerekir.

Çünkü terke dayalı boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. Aksi takdirde bu sürelere uymadığınız için davanız reddedilir.

  • Eşini Ortak konuttan terk etmeye zorlayan davacı erkek terk eden eş konumunda olup, bu durumda terk sebebine dayanarak boşanma davası açamaz.
  • Terk eden eş dönmemekte haklı ise terk sebebine dayanılarak boşanma kararı verilemez.

İhtarın hukuki sonuç doğurabilmesi için kural olarak eşin çağrıldığı konuta rahatça girebilmesinin sağlanması zorunludur.

5-AKIL HASTALIĞI

Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Akıl hastalığı sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir.

TAZMİNAT DAVALARI

Boşanmanın mali sonuçlarından biri de tazminattır. Boşanma davası açarken veya boşanma davanızın kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde eşinize karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz.

MADDİ TAZMİNAT DAVASI

TMK madde 174/I hükmüne göre, Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Bu maddeye göre maddi tazminatın şartları:

  • Maddi tazminat talebinde bulunan eşin hiç kusuru olmamalı veya diğer eşe göre daha az kusurlu olmalı
  • Karşı taraf kusurlu olmalıdır
  • Davacının mevcut veya beklenen bir menfaati zedelenmelidir.

Maddi tazminatın miktarı kanunda uygun bir tazminat olarak ifade eder.

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

TMK madde 174/II hükmüne göre, Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Bu maddeye göre manevi tazminatın şartları:

  • Manevi tazminat talebinde bulunan eşin hiç kusuru olmamalı veya diğer eşe göre daha az kusurlu olmalıdır
  • Karşı taraf kusurlu olmalıdır.
  • Talep edenin kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır.

Manevi tazminat miktarı hakimin takdir hakkı çerçevesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile ihlalin derecesine göre takdir edilecektir.

VELAYET DAVALARI

Türk Medeni Kanunun 169.maddesi uyarınca  boşanma veya ayrılık davaları sırasında yargılama süresince çocukların anne-babadan hangisinde kalacağını düzenleme görevi davaya bakan mahkemeye verilmiştir. Yargılama süresince müşterek çocuğun eşlerden hangisinin yanında kalacağını çocuğun menfaatlerini ön planda tutarak karar verir. Örneğin çocuğun henüz  anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olması halinde çocuğun annenin yanında kalmasına tedbiren karar verir. Çocuğun yaşı, sağlık durumu, anne ve babanın ekonomik durumu, maddi ve manevi menfaatleri ön planda tutularak karar verilir. Çocuğun idrak çağında olması halinde çocuğun görüşü de alınır. Velayet kural olarak henüz erginlik yaşını (18) tamamlamamış bulunan çocuklar için geçerlidir. Çocuk ergin olduğunda velayet kendiliğinden sona erer.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI

Velayetin değiştirilmesi davası Türk Medeni Kanunun 183.maddesinde düzenlenmiştir. Çocuğun menfaatlerinin zorunlu kılmasını gerektiren her türlü olgu ,sebep olarak olarak kabul edilmiştir. Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi, vefat etmesi, çocuğu ile ilgilenmemesi, eğitimini aksatması, çocuğunu sürekli başkalarına bırakması, kötü yaşam tarzı gibi..

  • VELAYET HAKKI KENDİSİNE VERİLEN EŞİN KİŞİSEL İLİŞKİYİ SÜREKLİ ENGELLEMESİNİN VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ NEDENİ OLDUĞU
  • VELAYET DÜZENLENİRKEN YETERLİ İDRAKE SAHİĞ KÜÇÜĞÜN GÖRÜŞÜNÜN ALINMASI GEREKTİĞİ
  • VELAYET GÖREVİNİN YERİNE GETİRİLMEDİĞİ VEYA KÖTÜYE KULLANILDIĞI İSPATLANAMADIĞI SÜRECE VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA KALDIRILMASINA KARAR VERİLEMEYECEĞİ

NAFAKA DAVALARI

Boşanmanın mali sonuçlarından bir diğeri de nafakadır. Nafaka davaları üçe ayrılır. Bunlar;

  • İştirak Nafakası (Çocukların bakımı için gerekli olan nafaka)
  • Tedbir Nafakası (Eşlerin bakım ve geçimi için gerekli olan nafaka)
  • Yoksulluk Nafakası (Boşanma sonrasında yoksulluğa düşecek olan eşe diğer eş tarafından verilen nafaka)

DAVA AÇMA SÜRESİ: Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

NAFAKANIN ARTIRILMASI, AZALTILMASI VEYA KALDIRILMASI DAVASI

TMK madde 176 hükmüne göre, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların maddi durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

MAL REJİMİ DAVASI

Boşanma davanızı açtınız, evlilik birliği devamınca edindiğiniz taşınmaz, araç, bankada para var ise bunların paylaşılması için de mal rejimi davası açmanız gerekir.

Malların diğer eş tarafından kaçırılmaması için boşanma davası ile birlikte mal rejimi davası açarak mallara ihtiyati tedbir/haciz isteyebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için bizi arayabilir uzman boşanma avukatımızdan hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti alabilirisiniz. 0532 777 03 25 (telefon numarası tıklayıp aranabilmeli

BABALIK DAVASI

Çocuk ile baba arasında soybağının belirlenmesi anne veya çocuk tarafından mahkemeden istenebilir. Bu yönde açılacak davaya babalık davası denir.

Hak düşürücü süre: Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Annenin dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Çocuk ile başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde dava açılabilir.

Anne, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin ödenmesini dava yolu ile talep edebilir.

  1. Doğum giderleri
  2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
  3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler

KOCANIN AÇTIĞI SOYBAĞININ REDDİ DAVASI

TMK madde 286/I; Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır. Koca, doğurulan çocuğun kendisine ait olmadığını ispat edecektir. Örneğin, koca uzun süredir karısı ile ayrı yaşadığını, bu süre zarfında hamile kalma olasılığının olmadığını, doğan çocuğun kendisinden olmadığını iddia ve ispat etmek suretiyle  babalık karinesini çürütebilir.

Hak düşürücü süre: TMK madde 289/1; Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, içinde açmak zorundadır.

Soybağı davalarında re’sen araştırma ilkesi geçerli olduğu için, davanın aydınlatılması için tüm araştırmalar eksiksiz yapılmalıdır. Mahkeme tıbbi araştırma yaparak, taraflara kan ve doku örneği verilmesini talep eder.

ÇOCUĞUN AÇTIĞI SOYBAĞININ REDDİ DAVASI

TMK madde 286/2 hükmüne göre, Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır. TMK madde 289/2 hükmüne göre de, Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Bir çocuk, babası başkası olmasına rağmen annesinin ve kocasının eylemiyle nüfusta baba olarak koca yazılmışsa, bu yönde soybağının reddi davası açmak suretiyle soybağını düzelttirebilir.

Reşit olmayan çocuk adına dava açılması: TMK madde 291/2 hükmüne göre, Reşit olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl, içinde soybağının reddi davasını açar.

KADIN İÇİN BEKLEME (İDDET)  MÜDDETİNİN KALDIRILMASI DAVASI

Evliliğiniz sona erdi fakat üçyüz gün geçmedi maalesef hemen yeniden evlenemezsiniz. Bir takım şartları yerine getirmeniz gerekmektedir.

Bekleme süresinin kaldırabileceği haller vardır.

  • Kadının gebe olmadığının anlaşılması

Kadının gebe olmadığının anlaşılması halinde mahkemeden bekleme süresinin kaldırılması istenebilecektir. Bu husus, doktor raporu ile belgelenecektir.

  • Eşlerin yeniden evlenmek istemesi

Evliliği sona eren eşlerin yeniden evlenmek istemeleri halinde mahkemeye yapacakları talep üzerine hakim bekleme süresini kaldırır.

Görevli Mahkeme: Aile mahkemesidir.

YABANCI MAHKEME KARARLARININ TENFİZİ  VE TANINMASI DAVASI

Yabancı devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Şartları

  • Tenfizi istenen kararın mahkeme kararı olması gerekir.
  • Kararın kesinleşmiş olması gerekir.
  • Karşılıklılık bulunması
  • İlamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gerekir.
  • Hüküm kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır.
  • Aleyhine tenfiz istenenin yokluğunda karar verilmemiş olması gerekir.
  • Türk mahkemelerinin tenfiz kararı alınması

Görevli Mahkeme: 5718 sayılı MÖHUK m.51/1 hükmüne göre, Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.

Tenfizine karar verilen ilamlar aynı Türk Mahkemelerinden verilmiş gibi kabul edilir ve kesinleştiklerinde icrası mümkün hale gelir. Bu kapsamda boşanma, evliliğin iptali veya ayrılığa ilişkin kararların yerine getirilmesi için nüfus müdürlüğünce gerekli işlemler yapılacaktır. Nafaka, tazminat ve diğer mali sonuçlara ilişkin kısımlar icra daireleri tarafından yerine getirilecektir.

YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI

Tanıyan ülkede o kararın kesin hüküm veya kesin delil olarak o ülkede icra kabiliyetini taşıdığını kabul etmek demektir. Kararın ilam olması gerekir. Yabancı mahkeme kararının tanınmasının talep edilmesi durumunda da, yabancı ilamın kesinleştiğini gösteren o ülke makamlarınca  usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi aranmalıdır.

Telefon Hemen Ara
Whatsapp WhatsApp